Bir gelin adayının maceraları bölüm 2: kız isteme mevzusu

Yıllardır ‘söz, nişan, kına’ kelimelerini duyduğunda bile dalga geçen, “ıyyy o ne öyle kıro gibi, asla öyle şeyler yapmam, direkt evlenirim” diyen ben, kendimi, önceki yazımda bahsettiğim evlenme teklifinin ardından “öyle kuru kuru teklif etmekle olmaz, gelin isteyin beni, bakalım verecekler mi” diyerek şakasına başlattığım sürecin sonunda, tabiri caizse tükürdüklerimi bir bir yalarken buldum.

Görsel

Meğerse kız isteme dediğimiz olay aslında “söz”ün ta kendisiymiş. “Aileler beraber bir yemek yesin, tanışsınlar” ile başlayan “söz” muhabbeti, “ben çikolata istemem, macaron isterim!” kaprislerine kadar vardı. Sonuçta fena mı oldu, hayır. Çok güldük, çok eğlendik, bol bol da yedik. İşte İtalya’da başlayan ve 2 önceki yazımda bahsettiğim kilo alma sürecim, bu olayla tırmanmaya başladı.

Görsel

Çikolata vs Macaron

Ne diyorduk? Hah, macaron. “Sakın bana iğrenç gümüş kaplama tepsi içinde saçmasapan paketlenmiş çikolatalar getirme, zaten ben çikolata da sevmem, o tepsiyi de kaldırırım bir yere ömür boyu kullanmam, hem söz çikolatası nasıl geleneksel oluyormuş, çikolata zaten kaç yıldır Türkiye’de var ki, ben macaron isterim” şeklindeki bitmek bilmeyen kafa ütüleyici serzenişlerim, erkek tarafının büyüklerinin çikolata ısrarıyla çatışınca, sonuçta hem enfes çikolatalarım, hem de macaronlarım oldu. Müstakbel damadın ablasının da devreye girmesiyle (ki kendisi mutfakonlugu.com‘un Yonca’sı olur) , korkunç tepsi yerine Paşabahçe’nin el yapımı cam tabağı ve kombine vazosu da “çeyizimde” yerini aldı.

Görsel

Eğer kız tarafıysanız ve siz de benim gibi arabesk şeylerden hoşlanmıyorsanız, çok geç olmadan şiddetle karşı çıkın. Sevgilinize söyleyin, beğendiği bir tabak ya da tepsi ve vazoyu çikolata ve çiçek alacağı yerlere götürüp istediği gibi süsletebilir. Erkek tarafıysanız eğer, beyler, Türkiye’yi bir çirkinlikten kurtarmak sizin elinizde!

Macaronlarsa Beyaz Fırın‘dan. Buranın da macaronunu denememle macaron beğeni sıralamam şu şekilde oluyor: 1) Butterfly 2) Beyaz Fırın 3) Pelit. Macaron için tercih edilmemesi gereken yerler: Alain ve özellikle Klemantin.

Görsel

Menü

Yemeği başka güne bırakalım, hem ailelerin biraz daha kaynaşması için de bahane olur diyerek bugünün menüsünü biraz çay saati tarzında tutmaya karar verdik. Menüde şunlar vardı: armutlu muffin (ayrıntılar sıradaki postta), içli köfte, puf böreği, artık bir Sezen klasiği haline gelmiş fırında hafif mücver, elmalı kurabiye ve tiramisu. Türk kahvesinin yanında ise damla sakızlı lokum ve çikolata kaplı badem ezmesi ikram edildi. Çikolata kaplı badem ezmelerini, onlarca çeşit çikolata denemek “zorunda kaldığım” bütün bir gün süren arayışın sonunda, Kahve Dünyası’nda buldum. Kahve Dünyası’nın kahvelerinden hiç hoşlanmıyorum, bence hepsi birbirinin aynısı ve hepsi çok başarısız, ama kutulu minik lezzetlerini şiddetle tavsiye ederim.

Görsel

Kıyafet

“Aman siyah giyme, cenaze gibi olur, hem herkes siyah giyer” tavsiyelerini kulak ardı edip, iş görüşmesi için aldığım ama nedense iş görüşmesi kıyafetinden çok bir parti elbisesi gibi görünen “little black dress” tadındaki elbisemin içinde kendimi rahat ve güzel hissettiğim için onu giymek istedim ve giydim. Kahküllerimin artık yüzümü örtecek kadar uzadığını ise fotoğraflardan farkettim. Ama önceden farketsem de bir şey değişmezdi, çünkü artık mecburen uzatmak zorunda olduğum saçlarımı en sevdiğim haliyle son kez görüyordum.

Görsel

Elbise: Topshop, Kolye: Twist

Sonuç olarak, ben sürekli koşturmaktan bütün muhabbetleri kaçırmış olsam da, çok eğlenceli, bol kahkahalı bir gün geçirmiş olduk. Günün bonusu ise “erkek tarafı yazlığa gitmeden bir de nişan yapalım” kararı oldu.

Peki neyi unuttuk? Fotoğraf çekmeyi. Hatta kahve ikram ederken bile unuttuk, en üstteki fotoğraf ilk kahve ikramından sonra çekildi, sahte fotoğrafa da su koymayı unutmuşuz. Bu gördükleriniz de günün sonunda elimizde olan tek tük fotoğraflar. Neyse, nişanda acısı çıkar elbet diye düşünerek ben bunu pek takmasam da siz unutmayın, sonradan fotoğraflara bakmak eğlenceli oluyor.

 

 

 

6 thoughts on “Bir gelin adayının maceraları bölüm 2: kız isteme mevzusu

  1. Türk geleneği olan gümüş tepsi ve çikolatadan erkek tarafını vazgeçirmişsiniz ama kız tarafı olarak mücver ikram edilmiş. Nasıl bir ironidir bu acaba ???

    • Mücverin geleneksel kız isteme mezesi olduğunu bilmiyordum :) Aslında burada herhangi bir ironi yok, burada esas amaç geleneksel öğelerden vazgeçmek değil, ileride evimde bulunmasını kesinlikle istemediğim (bana göre) korkunç bir tepsiye yüzlerce lira para ödenmesini engellemek, normalde kilosu x lira olan çikolataya (yine bana göre) hiç de güzel olmayan altın-gümüş rengi paketler eklenince kilosuna x+y lira ödenmesini engellemekti. Hemen hemen her şey damadın cebinin iyiliği içindi yani ;) makaronlar hariç tabii, onlar şımarıklık.

  2. ben tesadf bloğunuza rastladm öncelkle hayrlı olsun nişanınız ve nişanda çikolata tabağı ve vazoya bayıldmm kaçgündr nette çarşıda heryerde arıyorm bulamadm koleksiyonun adı varmı paşabahçede şimdiden teşkrler

    • Merhaba,
      Öncelikle iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Koleksiyonun adını bilmiyorum ancak el yapımı olduğunu metrekare olarak büyük mağazalarda satıldığını biliyorum (mesela geçen sene Ataşehir Trio karşısı ve İstiklal Caddesi’nde görmüştüm). Ama dediğim gibi ürün geçen senenin ürünü, bu sene aynısını bulamamanız normal.

  3. Blogla tanışmanın mutluluğunu yaşadığım bir pazartesi bugün :)
    Haftasonu boyunca nişan bohçasının gereksizliğinin mücadelesini vermiş biri olarak dün şu gümüş tepsilerle ilgili bin tane laf edip vazgeçirmeye çalıştım. Yazıyı okuduktan sonra elim daha bir güçlendi bir kaç savunma yöntemi daha alıp tekrar denemeliyim. İzindeyim Sezencim adım adım okuyorum:)

    • :) Ben de bu güzel yorumu almanın mutluluğunu yaşıyorum :D Başarabilirsin Gamze! Sonuna kadar arkandayım :) Hatta yeterince azimli olursan kına gecesinden bile kurtulabilirsin :)

Yorum bırakın