İtalya’da roadtrip macerası bölüm 11: Orvieto, Pitigliano

Orvieto

Umbria’nın güneyinde yer alan Orvieto, Toscana ve Umbria  Bölgesi’ndeki hemen hemen tüm şehirler gibi bir tepenin üzerine kurulmuş, surlarla çevrili bir şehir. Tarihi 3000 yıl öncesine dayanan ve antik yapısı oldukça iyi korunmuş durumda olan bu şehir, ilk bakışta bölgedeki diğer şehirlerden farksız gözükse de, surlarından içeri girdikten sonra attığınız her adımda karşınıza çıkan dükkanlar, Orvieto’yu bölgenin diğer şehirlerinden ayırarak en üst noktaya yerleştiriyor.

Orvieto tam bir tasarım cenneti. Tüm ana ve ara sokaklar küçük küçük sanat, tasarım, dekorasyon ve el yapımı dükkanlarıyla dolu. Bu şehre mutlaka bol para ve tam bir gün ayırmalısınız, çünkü Orvieto’da herkes kendine göre birşey, hatta birden fazla şey bulabilir.

Orvieto’nun tüm sokaklarını tek tek dolaşıp, vaktiniz varsa gördüğünüz her dükkana mutlaka girmelisiniz. Benim favorim Bottega Michelangeli (via Michelangeli no: 3) adlı mimarlık ofisi-dekorasyon mağazası. Mağazanın vitrininde ve içinde görebileceğiniz tahtadan oyularak yapılmış objeler, Orvieto’nun taş evlerle dolu, tarih fışkıran sokaklarında dolaşırken bazen bir bank, bazen de bir heykel olarak karşınıza çıkmaya devam ediyor. Tahtadan yapılmış bu sanat eserleri, bence Orvieto’yu Toscana ve Umbria bölgelerinin’nin en güzel yeri yapan unsurların başında geliyor.

  Okumaya devam et

İtalya’da roadtrip macerası bölüm 10: Perugia, Assisi

Perugia

Perugia, genel hatlarıyla Toscana ve Umbria bölgesindeki diğer şehirlere benzese de, bu şehrin bana göre en büyük farkı yaşayan bir şehir olması.

Perugia, İtalya’nın en iyi korunmuş şehirlerinden biri. Surların içinde kalan kısmın neredeyse hiçbir noktası yüzyıllardır değişmemiş. Bununla beraber, iki büyük üniversitesiyle Perugia tam bir öğrenci şehri.

  Okumaya devam et

İtalya’da roadtrip macerası bölüm 9: Siena, Montalcino, Cortona

Uzun bir aradan sonra İtalya yazılarına devam ediyorum. Gezinin öncesini merak ediyorsanız, buraya tıklayarak baştan okuyabilirsiniz.

Siena

Güzeller güzeli San Gimignano’ya akşamüstü şöyle bir uğrayıp ertesi gün mutlaka tekrar gelmeye karar vermemizin ardından gece yarısı Siena’ya vardık. Google Earth’de yanlış konumlandırılmış ve İngilizce bilmeyen gece resepsiyonistine sahip otelimiz, bu saçmalıklarına rağmen tartışmasız olarak kaldığımız en iyi oteldi (Hotel La Colonna, Strada di Pescaia 73/75). Ertesi sabah arabamızı otelin otoparkında bırakıp çok kısa bir süre içinde Siena’yı gezmek üzere yürümeye başladık.

Görsel

  Okumaya devam et

İtalya’da roadtrip macerası bölüm 8: Floransa, San Gimignano

Floransa

Piaggio müzesini ziyaret ettikten sonra akşam saatlerinde Floransa’ya vardık. Bu, İtalya’nın en büyük ve en turistik şehirlerinden Floransa’ya ikinci gelişim olsa da ilk gelişimdeki kadar heyecanlıyım çünkü Floransa adeta bir açıkhava müzesi. Herhangi bir sokakta bile yürürken kafanızı çevirip etrafınıza bakarsanız en kötü ihtimalle binaların dış cephesine yontulmuş heykeller görebilirsiniz.

Floransa’da hem görülmesi gereken çok yer var, hem de alınacak çok şey. Biz vaktimiz kısıtlı olduğu için Floransa’ya 1,5 gün ayırdık ama bence bu şehir için en az 3 gün ayırmak daha mantıklı olur, hatta sanatla ilgileniyorsanız 3 gün bile az gelecektir.

Image

İlk durağımız Floransa’nın ünlü köprüsü Ponte Vecchio. 1345 yılında inşa edilen köprü, 1944’tekl Alman istilasından kurtulabilen tek köprü. Okumaya devam et

İtalya’da roadtrip macerası bölüm 7: Porto Venere, Pisa, Pontedera

Porto Venere

İşte önceki yazılarımda bahsettiğim, İtalya’nın batı sahillerinin belki de en güzel noktası, sürpriz şehir Porto Venere.

Image

Vaktiniz kısıtlı ama yine de dillere destan Porto Fino’yu görmek, Cinque Terre’nin her bir köyünün daracık sokaklarında dolaşmak, el yapımı ürünlerinden almak, bu sahil şehirlerinin mimari yapısına hayran kalmak, masmavi sularında yüzmek istiyorsunuz. Hepsini kısacık tatilime nasıl sığdıracağım diyor ama işin içinden bir türlü çıkamıyorsunuz. Porto Venere, işte bütün bu dertlere derman oluyor. Okumaya devam et